15 Aralık 2010 Çarşamba

we were young,also we were wrong.

...Kaderin gönderdiği bir kartpostal, sanki o an gözlerimin önünden geçti. Bu görüntüde ölüm vardı. Çılgınlık vardı. Korku vardı. Ama resim bulanıktı, net olarak göremiyordum. Detayları yakalayamıyordum. Çılgınlık ve ölümün benim başıma mı, etrafımdakilerin başına mı geleceğini bilemiyordum. bir bakıma bunu umursamıyordum da. Utanç ve öfke dolu bir pişmanlıkla bunu umursamıyordum. Gözlerimi kırpıştırdım ve şişmiş boğazımı temizledim ve kahkahanın, müziğin ve ışığın olduğu içeriye adım attım.-SHANTARAM
..."Annie?"  Ses benimki kadar ürkütücüydü; bir yankı gibi. Benim sesime o kadar çok benziyordu ki ona ne diyeceğimi düşünemiyordum. Telefonu elşimde tutarken titriyordum. Şimdi bile, bu sesi duymamın üzerinden bunca zaman geçmiş olmasına rağmen yine küçük bir kız gibi titriyorum. Adımın annemin dudaklarının arasından çıktığını duyduğum andan beri."Annie, sen neredesin?"- DEJA VU
...Bir ruh olduğu için,doğal olarak bütün iyi niteliklere sahipti. Merhametli, sabırlı, dürüst, sevgi doluydu.Endişe, Fords Deep Waters için olağandışı bir duyguydu.Öfkelendiğine ise daha seyrek rastlanırdı. Şifa öğrencilerinin, ameliyathanenin uzak bir köşesinden gelen fısıltıları ona bir vızıltı olarak geliyordu. Dudakları bir çizgi halini almıştı ve bu ciddi ifade, ona hiç yakışmıyordu...."Burası tuhaf bir dünya. Hem de bütün gezegenlerden daha tuhaf..." -GÖÇEBE
...Dolunay vardı. ayın çekim kuvveti, medcezirler ve kadınların arasında son derece güçlü bir bağ olduğu kesindi.Ama benim medcezirlerim bu iffetli ve kısır çağlara göre hareket etmiyordu artık, bir anda farkına vardığım bir gerçekle damarlarımda akan kanın daga da tehlikeli bir tavırla dolanmaya başladığını hissettim."Sana bir hediyem var." dedim birdenbire. Bana dönerken elini kendinden emin bir tavırla şu an düz olan karnımın üzerine koydu."Orada mı?" dedi. Dünyamız yepyeni şeylere gebeydi.-YABANCI
...Dönerek gölgelerle kaplı hücrelerin yanından yürüyor. Bu hücrelerin içerisinde çoğunu geçtiğimiz aylarda tedavi etmeye çalıştığı akıl hastaları bulunuyor. Elbette tüm hastalıklar tedavi edilemiyor, fakat Hannah kimilerinin ıstıraplarını yatıştırabiliyor. Peki ya kendi ıstırapları? Eli içgüdüsel olarak yusyuvarlak karnına gidiyor. Hannah geçmişini asla unutamayacak olsa da, geçmişinin kederli olaylarının hafifletilebileceğini ağırbaşlı bir keyif içerisinde keşfetmiş durumda. Müdürün yazıhanesinin yanından, sonra da giriş kapısının yanından geçerek dışarı çıkıyor. Edward dışarıda, ılık bahar mevsiminin güneş ışıkları ve yağmurun tazelediği tatlı havanın içerisinde onu bekliyor.-BAYAN DEVLİN'İN GÜNLÜĞÜ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder