31 Temmuz 2010 Cumartesi

bi' şeyin sonu.

Bir Marcus kalmıştı ayrıldığımızı duymayan. tüm şehirde suskunluk hakimdi. tüm yolları bir şarkı bitiriyordu sadece: "Her Zaman". deneme şansımız yoktu zaten bitmeliydi her şeye rağmen. belki beklnemeyen bir sondu bu, belki olmaması gerekiyordu hiç. ama oldu. geleceği göremiyorduk ikimiz de ama, belki de iyi ki oldu. sadece Marcus duymamıştı sesimizi. bir parça, bir parça umuttu belki senin bende bulduğun. bilmiyorum belki bir kalabalıklık hissi, bir sıcaklık, yanında bir insan daha. bizim aramızda kimse yoktu ama,hep bir duvar koyduk oraya korkulardan artma. bazen anlıyordum senin dilini, ama yabancıydın her zaman bana anlıyor musun? biz belki gereğinden fazla bütünleştik birbirimizle ama ortada biz diye bir şey de yoktu belki. ortada sadece birlikte kurulmuş hayaller vardı. saatler de yoktu artık anlamsız dereceler içinde. ağlamak hep içine çeken bir kuyuydu hani, işe yaramazdı. sen sussan da gözlerin susmazdı o ayrı. bir de taklitlerden hilelerden sıkılmıştım anlıyor musun? ben bağımsızlık için doğmuştum. aslında Marcus da beni duymuştu ta belli olmuyordu;
Çaktırmıyordu.

NOT:

Ben badem şekeri sevmem ki.

bir parça dolunay,rüya ve azıcık ekmek kırıntısı olsun dünya.

*Hayat, kontrolüm altında olsun ya da olmasın, bir şekilde akıp gidiyordu ve ben de attığım her adımda bir başka hayat arıyordun kendime. her adımda başka bir ben bulup,alıp geri bırakıyordum. kabullenemediğim bir çaresizlik sarmıştı aslında benliğimi, bense gereksiz bir gizem arayışı içinde kaybolup gitmiştim. devrik cümlelerden örülü dört duvar arasında olduğumu düşünürlerdi beni tanıyanlar, boşlukta kaybolduğumu ya da. bana baktıklarında geçmiş zamanda kaybolmuş, çareyi gelecekte arayan birini görürlerdi, ya da ben aynaya bakınca görürdüm bunu.
Sonra düşünürdüm. Yürürken hani, ayakları her bir parça taşa basmaya çalışırken arnavut kaldırımlarda..kulağımda kulaklık en sevdiğim müzik yanımda yoldaşımken. en sevdiğim ojeler parmağımda, süslü bir göz boyama halinde. dünya denen yerdeydik hepimiz ya, bir şeylerle görevlendirilmiş askerlerdik. peki, adalet var mıydı burada? özgürlük, hep gerçekleştirilen istekler? sevdiklerimiz, bizi karşılıksız severler miydi hep? aşkı bulabilir miydik içimizde, küçük bir parçasını da olsa? yeryüzünde o kadar çok soru vardı ki cevaplanmayan, askerler izin gününe bile çıkamaz olmuştu artık, kader bu ya.
aslında bana sorsalar 'geleceğin askeri' koyardım rütbemi ve kimseyi almazdım komutam altına, zamanda yolculuk tek kişiyken bile yeterince zor olmalıydı çünkü. öyle görünüyordu.
baktım ki geleceği beğenmedim, geçmişe dönerdim ben de.
hani belki şimdiki gibi, rahat bir kanepede, içinde tanıdık gözyaşlarımı aradığım sıcak bir kahve ile.

27 Temmuz 2010 Salı

Evet. günler geçip tatilin bitmesini izlerken boş boş, hiç bi izleyicimin olmadığını farkedip üzülsem mi gülsem mi bilemedim.
olmayan izleyici topluluğuma bu kadar yazı armağan ediyorum sadece.
Esen kalın.

15 Temmuz 2010 Perşembe

yeni bi dünya.

artık ben de burdayım gibi. evet.
hani her zaman ilk şeyler önemlidir falan ya, hadi öyle bişey yapalım ki blogda önemli olmasın artık ya. oldu biliniz.
ilk yazımda günün gerçekten de anlamlı yazıcığını bulundurmak istiyorum. bkz:
SARILMAK~
*Sarılmak sağlıklıdır.
bağışıklık sistemini geliştirir ve güçlendirir, sağlığı korur, özellikle depresyona iyi gelir, kaygı ve gerilimi azaltır, uykuyu düzenler, bedeni canlandırır korkuları yok eder. en etkili uyarıcılardan daha güçlüdür ve olumsuz bir yan etkisi görülmemiştir. sağlığa %100 yararlıdır.
* Sarılmak doğaldır.
bütünüyle doğa kaynaklıdır, çok hafiftir, çok renklidir, hoş tatları ve kokuları vardır, yapay ve zararlı katkı maddeleri içermez. çevreyi ve doğal hayatı kirletmez, bütünüyle geri dönüşümlüdür. son kullanım tarihi sınırsızdır.
*Sarılmak olağanüstüdür.
yedek parğa,periyodik bakım,aşırı enerji tüketimi gerektirmez. yüksek verim sağlar. krizlerden etkilenmez.satınalma-depolama-vergi-sigorta maliyeti, eskime,kaybedilme ve çalınma riski yoktur.
*Sarılmak güzeldir.
yalansız ve içten olmak koşuluyla her zaman, her yerde, her yaşta güzeldir.
~SON~
(teşekkürler ş.a.)