28 Haziran 2011 Salı

tazelenme

Hayatım boyunca pek çok mektup aldım, pek çok mektup attım. üstelik hepsi zarf içinde birkaç parça kağıt da değildi hani. Ben, hayatım boyunca bir göz kırpmayı bile bir mektup saydım. Ya da bir gülüşmeyi, anlamlı bir bakışmayı. Sonuçta hepsi iki kişi arasında, herhangi bir iletim yoluyla gönderiliyordu; bkz mektuptan farkı yoktu. Sonra hepsinin bir anlamı vardı, hepsi "amaçsız"lığı söz dağarcığından silmişti bir kere.
Ben, mektupları mütemadiyen sevdim. Kimse bana göndermese de, ben gönderdim. Sonuçta mesele mektubu gönderecek bir postacı bulmakta değil yeğen,dedim kendi kendime. O kendi yolunu bulur, mesele adreste 'gönderen' + 'alıcı' yerini doldurmakta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder