23 Kasım 2010 Salı

yirmiüçkasımikibin on.

Bir bahar gecesinde bir rüya gördüm ben.
Çok zeki olan çok rüya görürmüş derler,
Bense rüya görenlerin kadere inananlar olduğunu düşünürdüm hep.
Sanki derinden gelen bir orkestra vardı,
Ve rüyalarla birlikte şef konseri başlatırdı.
Tuhaf,
Bu bahar son bahardı belki rüya gördüğüm günlerinden birinde,
Belki de sadece kurumuş yaprakların döküldüğü,
Yazdan sonraki basit bir sonbahardı.
Bazen kader her şeyden ön plana çıkardı benim için,
Sadece sonbaharda da değil, her yılın her dört mevsiminde;
Kendimi yalnız hissederdim,
Kavga ederdim,
Başarısız olurdum,kader derdim.
Yorulurdum.
Kader derdim,
Burada ne yazıyorsa o.
Öyle miydi gerçekten?
Hayat bir film miydi rolleri olan,
Olmayınca başa alıp tekrar denenen,
Baş rolünde biz,
Yönetmen ve senaristse kim olduğunu bilmediğimiz manevi güçleri olan?
Yoksa bir film şeridi miydi,
Eski zamanlarda bir kere şans olan ve mükemmelce oynanılan?
Sahi,
Biz insanlar hayatın ne olduğunu anlayabilir miydik?
Biz insanlar, belki de en anlamlı denilen ve on bir dalda Oscar alan bir filmin anlamını basitçe çözebilir miydik?
Ben, bu alışılmadık 2010-sonbahar havasında şiddetlice bir şey istiyordum şimdi:
Aşık olmak.
Ben ölesiye sevmek istiyordum belki, çılgın olabilmek,
Yanında nasıl olduğumu nasıl göründüğümü düşünmeden sonsuza kadar durabileceğim birine sahip olmak,
Ben gerçekten de birine sahip olmak istiyordum belki de,
İkimizin de vazgeçemeyeceği bir dünyada yaşayıp
Her şeyini kendimiz, tek başımıza inşa edelim istiyordum.
Ben bunun imkansız olmadığına inanmak da istiyordum.
O yüzden son günlerde bir arayış içindeydim hani,
Ama yanlış anlamayın,
O yüzden rüya görmek için yatmıyordum geceleri sıcak yatağıma.
Ben sadece kocaman umutlarla yatıyordum,
Uyandığımda kocaman rüyalar görmüş oluyordum,
İster istemez onlara inanırken buluyordum kendimi.
Sonra mesela
Yolda yürürken, otobüste giderken,otururken sorguluyordum kendimi.
Çok mu abartıyordum?
Yoo hayır.
Ben sadece kendini sonbahar havasına kaptırmış gidiyordum.
Kendini belli etmese de,
Havada sadece aşk kokusu yoktu, aşk sıcaklığı da vardı aslında.
Ama ayrılıklar da geliyordu, hissediyordum;
Hoşgeldin yağmur,
Neler getirdin?

1 yorum:

  1. Sabahtan akşama kadar rüya görüyorum zeki oldugumdan değil tembel olup uyumamdan :)

    Aşk kokusu ve sıcaklıgı derken bi iç çektim ya neyse artık.

    YanıtlaSil