12 Kasım 2010 Cuma

paslanmaya yüz tutmuş çoğul ekleri.

Olmaz dedik,
Biz hep beraber kalıp ayrı olmak kavramını üzecektik.
Yalanladık,
Birlikte sabahlar, yine de uyumayız, kabuslarla da uyanmayız dedik.
Kalplerimiz fazlaca çarpıştı belki,
Özlem doruklarda olsa da, kavuşmanın anlamını bilemedik vücudumuzda.
Gidişlerimiz geri dönülmez değildi belki,
Sadece uzundu, ayrıntıları üstünkörü geçebilecek kadar.
Geriye hiçbir şey kalmadı dediğimizde,
Aslında hiçbir şeyin inşa edilmediğini anlayacaktık.
Sevmek basit değil bu kadar derdik hep,
Ama biz sevmeden basitliği nereden bilebilirdik?
Gerçekten, içten gelen gülüşler vardı küçük dudaklarımızda,
Ama imkansızı başarmak hiç yanımıza yanaşmadı,
Farklılıksa bizi sevmedi.
Bazen, kim diye sorar ya insan hani,
Şimdi sordum ben,
Ve cevabımı aldım hiç beklemeden, ben bıraktım.
Ben vazgeçtim.
Yazların alışıldık kabusunu, kışların unutulmaz düşlerini başlamadan bitiriverdim.
Şimdiyse kırmızı tonlarında bir sonbahardayız sanki.
Sanki renkli olan tek şey düşmeye ramak kalan yapraklar gibi.
Sonra tekrar soruyorum kendime,
Sonbahar bu mevsimlerin neresinde, hangisine daha yakın diye.
Cevap veremiyorum belki,
Ama biliyorum
Önümüzde yeterince uzun bir kış var,
Önümüzde uzanmış çiğnenmeyi bekliyor belki,
Kar beyazlığını yitirip karışan sessiz duygularla kirlenmeyi bekliyor.
Bu ilk kış mı ki bu kadar korkutsun bizi diyorum,
Belki de ilk defa bu kadar yalnız bir kışı bekliyorum önümde.
Bilmiyorum,
Belki ben üşümekten korkuyorum.
Ama aslında soğuk diye bir şey olmadığını,
Sadece sıcaklığın yokluğunu bilmiyorum.

4 yorum:

  1. yazının başlığı ne kadar iyi!

    YanıtlaSil
  2. Her şeyimi boşluğa yazdım ben. böylece boşluk her şeyim oldu.

    YanıtlaSil
  3. Her duygu muthis yansitilmis ve sicakligin yoklugu sogugun yerini almasi beni dahada korkuttu..

    YanıtlaSil
  4. teşekkür ederiim.
    evet korkutsa da bazen gerçeklerle yüzleşmek ve soğuğu içimizde hissderiz ya, onu demek istemiştim hani.

    YanıtlaSil