13 Ağustos 2010 Cuma

Ruhun içinde bi' sen.

-Bana, aşkın resmini çizebilir misin?
-Tabii, bu çok kolay...aslında ben resim çizemem.Ama sana bu resimde çoğu yerin kırmızı olacağını söyleyebilirim.
-Anladım.Ama bu çok klasik. Kızlar o kadar klasik bir erkeği sevmez sanırım, en azından benim gibi kızlar.
-Ne yani, farklılık arayışında olup kişiliğimi kaybetmekle klasik bi erkek olup seni kaybetmek arasında bi seçim mi yapmamı bekliyorsun benden?
-Yo hayır.Asıl sorun şu ki, senden bir şey de bekleyemiyorum.
-...(Oturdukları bankta, taa uzaktan Eyfel'in parlak ışıkları görünürken Erkek birbirine geçirdiği parmaklarını inceler.Kız ise o anda yaptığı şeylerin anlamsızlığını düşünüp beklediği anın ne zaman geleceğini unutup kırmızı montunuyla oynar.)(ve yine Kız başlar..)
-Hotel California'yı biliyor musun? Eagles versiyonu ama?
-Tabiki de biliyorum o şarkıyı ne zaman dinlesem kendimi yargılıyorum veya hikayesini düşünüp ne büyük aşkmış diyorum.
-Eskiden,saçlarımı annemin yaptığı zamanlarda hani, her gün günlük yazmaya başlardım ve en uzun bir hafta süreli yazardım. sonra bir sene ara verip hiçbirşey değişmemiş gibi devam ederdim. Kesintili olsa da, aslında günlük tutmak güzel bir şey diye düşünürüm hep. SEnin bir günlüğün var mıe
-Yok.Hiç olmadı. Aslında ben de arada yazmam gerektiğini düşündüm ama uzun süre önce bütün gereklilikleri kaldırdım hayatımdan.
-Bu konuşma aramızda geçen en garip konuşmaydı bence.
-Bence bu konuşma,Paris'e tatile gelip burda yaşama kaderini paylaşan iki sıradışı insanın birbirlerini tanıdıktan sonra yapabilecekleri en doğal konuşma
-Daha önce hep çok konuştuğumu söylerlerdi, ilk defa ben birine çok konuştuğunu söylüyorum. Biliyor musun?Çok konuşuyorsun.
-Biliyor musun?Bugün yıldız kaymasının uzun yıllardır en fazla olacak olan günüymüş.
-He bu arada,bence aşkın kesin bir rengi yoktur. eğer mükemmel iki insan arasındaysa açık pembedir mesela, birbirlerine tapan iki insan arasındaysa beyaz,nefretlerden oluşan bir aşksa da siyahtır, birbirinden ruh ve beden ihtiyaçları karşılanan iki insan varsa ortada, o aşk kırmızıdır işte.
Ve bu arada, odamı yeni kırmızıya boyadım ve birinin ruhumu benden çalmasını bekliyordum bu banka ilk geldiğimde.
-Ne hoş tesadüf, değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder